Eklenme tarihi 23 Aralık 2024
ABONE OLSARAÇOĞLU: İNSAN KENDİ HAKİKATİYLE BARIŞMALI
Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen Esenler Sinema Akademisi, yönetmen Murat Saraçoğlu’nu ağırladı. ‘Ustalık Sınıfı’ söyleşisinde gençlerle bir araya gelen Saraçoğlu, kısa filmlerde hayatın temel duygularına yer verilmesi gerektiğini söyleyerek “İnsan kendi hakikatiyle barışarak yol almalı. Yakına bakarak da uzağı görebiliriz” dedi.
Genç sinemacıları sektörün önde gelen isimleriyle buluşturan 7. Esenler Sinema Akademisi, Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden biri olan Murat Saraçoğlu’nu ağırladı. Sinemaya dair serüvenini ve tecrübelerini gençlerle paylaşan Saraçoğlu, filmlerde hikâyenin önemine değinerek gençlerin sorularını yanıtladı.
BÜYÜK CÜMLELER KURMAK ZORUNDA DEĞİLİZ
Yönetmenliği hikâye anlatan insan olarak tanımlayan Saraçoğlu, “Hiç kimse basit bir hikâye anlatmayı tercih etmiyor. Kimse ayakkabı tamircisinin bir gününü çekmiyor. İşte o zaman da hayatın temel duygularını kaçırabiliyoruz. 7 dakikalık bir filmde dünyalar yakılıyor, dünyalar yıkılıyor. Önce ‘Baban aç mı? Tok mu? Seni nasıl büyütüyor?’ Önce bunu anlat. Yakına bakarak da uzağı görebiliriz. Hep büyük cümleler kurmaya çalışırken gündelik sıradan gibi görünen ama hayatın nefes aldığı detayları unutuyoruz. Bunları kısa film için söylüyorum. İnsanın kendi hakikatiyle barışarak yol alması daha büyük bir sonuç verebilir” dedi.
OYUNCU HİKÂYEYİ YÖNETMEN KADAR SAHİPLENMEZ
Oyuncunun inandırıcı olmadığı bir projenin iyi olmayacağını ifade eden Saraçoğlu, “Tek koşul değil tabi ki. Bu dönemde bazı yönetmenler amatör insanlarla hatta sadece hayvanlarla bile çalışıp hakiki duygular anlatabiliyorlar. Yönetmen ‘Ben bir hikâye anlatacağım oyuncu da bunun bir parçası’ olarak bakmalı. Oyuncular hiçbir zaman sizin hikâyenizi sizin kadar sahiplenmezler. Çünkü onlar kendi suretlerine bakarlar. Her zaman saçlarının nasıl göründüğüne ve ne giyindiklerine bakarlar. Siz de bunlara dikkat edersiniz ama siz hikâyenizi daha iyi anlatmak için bunlar bakarsınız. Aslolan hikâyedir. Önemli olan filmin kendisidir” diye konuştu.
EDEBİYATIMIZI VE GELENEĞİMİZİ İYİ BİLMELİYİZ
Saraçoğlu, Türk sinemasının Türk edebiyatıyla kurduğu bağın koptuğunu da sözlerine ekleyerek şunları kaydetti:
“Eğitimde kafalar karışık. O yüzden gençlerin heba olma riski de çok fazla. ‘Ben yönetmen ve senarist olacağım’ diyen kişinin kendi ülkesinin edebiyatını çok iyi bilmesi lazım. Geleneğini de bilmesi lazım. Önyargılı olmamak lazım. ‘Ben bu filmi neden çekiyorum?’ sorusu, ‘Ben neden yaşıyorum?’ sorusuyla eşdeğer bir sorudur.”