Eklenme tarihi 28 Eylül 2017
ABONE OLİki Kurucu Şehir: Bursa Ve Floransa
İki kıtanın kurucu şehirleri Bursa ve Floransa'nın gelişimleri, benzerlikleri ve farklılıkları uzman akademisyenler tarafından Esenler'de masaya yatırıldı.
İki kıtanın kurucu şehirleri Bursa ve Floransa’nın gelişimleri, benzerlikleri ve farklılıkları uzman akademisyenler tarafından Esenler’de masaya yatırıldı.
14. ve 16. yüzyıllarda, Asya ve Avrupa’yı kuran Bursa ile Floransa şehirleri; ekonomi, siyaset ve kültür başlıkları altında, bu kentlerin gelişimlerindeki benzerliklerin ve farklılıkların tespiti amacıyla Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde yapılan programda konuşuldu.
ŞEHİR, YAŞAYAN BİR ORGANİZMA
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Aynur Atmaca Can moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda, “14. ve 16. yüzyıllarda Bursa ile Floransa, Siyaset, Ekonomi, Kültür” başlıkları altında sunumlar ve tartışmalar yer aldı. Bursa ve Floransa şehirleri üzerinde durulmasının özel bir nedeni olduğuna değinen Can, “Şehir büyük bir organizma, içinde insanın ihtiyaçlarının karşılandığı, aynı zamanda üzerine sembolik anlamlar yüklenen yaşayan bir organizma. İnsan nasıl doğduğunda kendini bir zamanda ve mekânda buluyorsa, ele alınan şehirler de zaman ve mekân olarak özgün bir yere sahiptir. Bursa, Osmanlı’nın kuruluşu ve medeniyetin erken evresinde Orta Asya’da oluşmuş bir güçtür. Bursa, 14. ve 15. yüzyılda çok önemli bir şehir olarak yükselmiş. Floransa da, Rönesans’ın ve şehir siluetinin ortaya çıktığı hem de insan figürünün oluştuğu bir şehir. Bu çalışmada benzerlikler ve karşıtlıklar üzerinden çalışma kuruyoruz; ama bunları anlamak için de yan yana karşıtlıklar getiriyoruz. Aslında Türk İtalyan ilişkileri arasında da bir yakınlaşma oluyor” ifadelerine yer verdi.
OSMANLI KÜLTÜRÜNÜN ÜÇ SAC AYAĞI
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mustafa Kara ise, “Bursa’da Tasavvuf Kültürü” başlıklı sunumunda tasavvufun temel ilkelerinden bahsederek, “Osmanlılar bir şehri fethettikleri zaman üç şey yaparlarmış. Kadı tayin ederler, siyasi anlamda bir bağımsızlığı tayin etmek adına hutbe okuturlar, kiliselerden birisini de camiye çevirirlermiş. Hutbe okutmak o kişinin padişahlığının kabulüdür. Şehirle birlikte üç mühim kurum gündeme gelir; cami, medrese ve tekke. Osmanlı kültür hayatının sac ayağı bu üç kuruma dayanır. Tasavvuf kültürünün içinde de ana konuyu içine alan üç şey vardır; yaşayan kişiler olarak mutasavvıf şahsiyetler, kitaplar ve kurumlar. Tasavvufi düşünce mutasavvıfların gayretleriyle vücut bulmuş, bu kültürde topluma dergahlar vasıtasıyla ulaştırılmış ve daha sonraki yüzyıla da tarikat denilen organizasyonlarla geniş kitlelere ulaştırılmıştır” şeklinde konuştu.
Programda, Yük. Mimar İbrahim Yılmaz “Osmanlı Mimarlığında Kubbe Formunun Gelişimi”, Dr. Funda Budak “Kurucu Şehirler Bursa ve Floransa” başlığı ile iki şehri ekonomi, siyaset ve kültür üzerinden karşılaştırmalı olarak ele alan çalışmasını, Yrd. Doç. Dr. Doğan Yavaş “Bursa Köprüleri” sunumu ile Floransa-Bursa karşılaştırmasını, Semanur Çelikbağ Ekinci de “Bursa üzerine edebiyatımızda ve mimarlığımızda yer edinen şahsiyetlerin izlenimlerini” betimleyen sunumlarını gerçekleştirdiler.