Eklenme tarihi 2 Aralık 2021
ABONE OLFİLİSTİN DİRENİŞİ ESENLER’DE YANKILANDI
Esenler Belediyesi, Filistin Halkıyla Dayanışma Günü kapsamında ‘Filistinli Olmak’ adlı panele ev sahipliği yaptı. Panelde konuşan Selahaddin Eyyubi’nin torunlarından Naim Zalloum Eyyubi, “Selahattin Eyyubi nasıl benim dedemse sizin de dedenizdir. Sultan Abdülhamit nasıl sizin dedenizse benim de dededir” dedi. İsrail’de 22 gün cezaevinde kalan Orhan Bayrak ise “Filistinli olmak dik durmaktır” ifadelerini kullandı.
Esenler Belediyesi ve Mirasımız Derneği, Filistin Halkıyla Dayanışma Günü kapsamında ‘Filistinli Olmak’ adlı bir panel düzenledi. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen panele İsrail zindanlarında 22 gün kalan Orhan Buyruk, Selahaddin Eyyubi’nin torunlarından Naim Zalloum Eyyubi ve Kudüslü aktivist – yazar Yahya Abu Znaid katıldı. Panelde Esenler Belediyesi Sanat Evi (ESEV)’den Rüzgârlı Tepenin Çocukları sahne alarak Filistin ve Kudüs marşları seslendirdi.
BİR MEDENİYET MÜCADELESİ
Kudüs’te Filistinli olmanın zorluklarını anlatan Yahya Abu Znaid, “Kudüs, mübarek vatanım, acım. İnandığımız dinin bize emanet olarak bıraktığı ve mübarek dediği bir bölge ve o bölgedeki bir şehir. O şehri korumak için mücadele eden insanlar. Bütün dünyaya emanet olan Mescid-i Aksa içinde bulunduran Kudüs şehri ne yazık ki işgali ve acıları en derin şekilde yaşamaktadır. Burada yaşayan Müslümanlar çeşitli bahaneler ve zulümlerle evlerinden göç ettiriliyor ve işgalci Yahudiler yerleşiyor. Aynı politika Şeyh Cerrah ve Silvan mahallerinde de uygulanıyor. Bu noktada uygulanan politikalar hakkında bilgi vermek istiyorum. Burada yaşayan on binlerce vatandaşa şu söyleniyor: Ya evlerinizi siz yıkarsınız, ya da biz yıkarız. Yıkma bedelini sizden alırız. Bu baskı iki aydır çok şiddetli bir şekilde devam ediyor. Bu konuda mahkemeler olsa da hiçbir şekilde sonuç alınamıyor. Kimi kime şikâyet ediyoruz ki? Bundan dolayı herkes evsiz kalabilir ve Mescid-i Aksa çevresi tamamen Yahudiler tarafından kuşatılacak” şeklinde konuştu.
Znaid, Müslümanların yaşadığı yerlerde uyuşturucu kaçakçılarının Filistinli gençleri zehirlediklerini belirterek şunları kaydetti:
“Burada davası olmayan, zihinleri uyuşuk, tarihini ve kültürünü bilmeyen bir nesil yetiştirmek istiyorlar. Mücadelemiz sadece silahla kazanılacak bir mücadele değil bir medeniyet mücadelesi. Bir diğer konuda geçim sıkıntısı. Çok yüksek vergiler de geçimi zorlaştırıyor. Özellikle Eski Şehir’de yaşayan Kudüslü kardeşlerimiz, iş yerlerini kapatmak zorunda kaldı” diye konuştu.
KENDİ ÜLKEMDEYMİŞİM GİBİ HİSSEDİYORUM
Selahattin Eyyubi’nin torunlarından Naim Zalloum Eyyubi, “Türkiye kalbimde çok önemli bir yerdedir. Ben Türkiye’de okuyan bir Filistinli olarak burada yaşadığım süre boyunca yaşadıklarımı anlatacağım. Türkiye’ye geldiğimde ilk zamanlar pek Türkçem yoktu. Esnaflar bana nereli olduğumu sorunca ‘Sen bizim kardeşimizsin, seninle aynı sancağın altında yaşamışız’ diyorlar. Burada Türkiyeli Müslümanların ne kadar yardımsever olduğunu gördüm. Ders kitaplarında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiğini okurduk ve ben buraya gelince onu gördüm. Filistin’de bir yerden bir yere gidince kontrol noktalarında herkes tek tek indirilip sorgulanıyor. İstanbul’dan Kütahya’ya gittiğimde annemi aradım ve dedim ki kimse bizi indirmedi, sorgulamadı. Bu çok tuhafıma gitmişti” diyerek devam ediyor: “Bu toprakların insanının İslam dinine bağlılığı beni çok etkiliyor. Burada kendi ülkemin sokaklarında yürümüş gibi hissediyorum. Bu toprakları çok sevdim. Bu halkı çok sevdim. Filistin halkının Türkiye’yi bu kadar çok sevmesinin nedeni, Osmanlı’nın İslam’a bayraktarlık yapmış olmasıdır. Bizim tarihimiz, kültürümüz bir. Selahattin Eyyubi nasıl ki benim dedemse sizin de dedenizdir. Sultan Abdülhamit nasıl ki sizin dedenizse benim de dedemdir.”
DÜNYAYA DİRENİŞİ ÖĞRETTİ
İsrail zindanlarında 21 gece kalan Filistinlilerle birlikte o havayı soluyan Orhan Bayrak, “Filistinlilerin evlerini, iş yerlerine misafir olduk. Birlikte oturup kalktık. Görmediğim bir cezaevi vardı, onu da gördüm. Tabi dünyada Filistinli olmak dediğimizde kitap yazmaya kalksak ciltler yetmez, film çekmek istesek senaryolar yetmez. Filistin dendiğinde aklımıza hep acı ve ölümler geliyor. Ama bir yandan da dünyayı ayakta tutan ve dünyaya öğretti bir direniş var. Filistin dendiği zaman aklımıza direniş geliyor. Esir alınışımda oradan ortaya sürüklenmiştim. Cezaevinde ne kadar kalacağım belli değildi. Belirsizlik canımı çok sıkmıştı. 20 yıldır cezaevinde olan bir Filistinli ‘Başımızda nöbet tutan İsrail askerleri bizim üzgün durmamızı görmemeli. Sen de dik duracaksın’ dedi. Bana orada dik durmayı öğretiler. Filistinli olmak dik durmaktır” ifadelerini kullandı.