Eklenme tarihi 28 Aralık 2021
ABONE OLESENLER’DE BAB-I ÂLİ SOHBETLERİ
Bâb- ı Âli Derneği Başkanı Gazeteci Zakir Barutçu ile gazeteci Ahmet Dur’un “Bâb-ı Âli Sohbetleri” konulu programının bu ayki konuğu gazeteci Kenan Kıran oldu. Kıran, geçmişten bugüne ülkemizde yaşanan askeri darbelerde medyanın rolüne dikkat çekerek kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Esenler Belediyesi, “Bab-Âli Sohbetleri” programı kapsamında bu ay gazeteci Kenan Kıran’ı konuk etti. Bâb- ı Âli Derneği Başkanı, gazeteci Zakir Barutçu ile gazeteci Ahmet Dur’un sunumuyla gerçekleşen programda Kıran, geçmişten bugüne Türk basınında yaşanan gelişmeleri ele aldı. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen programda Kıran, gelişen iletişim teknolojilerinin medya dünyası üzerine olan etkilerini örneklerle anlattı.
MEDYA EN GÜÇLÜ SİLAHTI
Bilginin güç olduğunu dile getiren Kıran, “Bu gücü kullanan ciddi anlamda başarılı olacaktır. Yeni nesil medya bu bilgiyi çok hızlı, anında ve doğru bir şekilde kamuoyuna duyuran kurum ve kuruluşlar öne çıkacaktır. “1960 darbesinde, 1971 muhtırasında, 28 Şubat’ta medya darbeyi destekledi ve medya en önemli silahtı. Türkiye’nin seçilmiş ilk hükümeti Demokrat Parti’nin hükümet olması engellendi, Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan bu manşetlerle idam edildi. 1960 darbesinde gazeteler bir bakıma darbecilerin isteklerini yerine getiriyordu.
DARBENİN EN ÖNEMLİ AKTÖRÜ GAZETE MANŞETLERİYDİ
27 Mayıs darbesinin en büyük aktörünün gazete manşetleri olduğunu dile getiren Kıran, “Türkiye’de medya özgür değildir deniyor fakat bu manşetler seçilmiş hükümetleri bile iktidardan etmiştir. 12 Eylül’de de medyanın manşetleri şu şekildeydi: ‘Kahraman Türk Ordusu’. ‘Silahlı Kuvvetler Yönetime El Koydu’, ‘Sağol Mehmetçik’, ‘Türk Ordusu Vazife Başında’, ‘Ordu Yönetime El Koydu’. Yani 1980 darbesinde de tüm siyasi partiler kapatıldı ve siyasetten uzaklaştırıldı. Bu dönemde de medya darbecileri açıkça destekledi.
28 Şubat’ta a bazı gazetecilerin Genelkurmay Başkanlığı’ndan direktif aldığını belirten Kıran, şu ifadeleri kullandı:
“Oktay Ekşi, Emin Çölaşan, Ertuğrul Özkök, Nuri Çolakoğlu, Reha Muhtar, Mehmet Ali Birand, Hasan Cemal, Nermin Yurteri… Şu an gazetecilerin askerden brifing alması, bu toplantıya katılması, bugün olsaydı sosyal medya o kişileri bitirirdi. Fakat o dönemde bu gazeteciler oraya gittiler ve bir bakıma bu süreci hızlandırdılar. Attıkları manşetleri ise şöyleydi: ‘Gerekirse Silah Bile Kullanırız’. 28 Şubat’ta general Osman Özbek, Başbakan Necmettin Erbakan’a hacca gittiği için küfür etti ve Hürriyet gazetesinden Sedat Ergin, ‘Bundan Daha Ağır Sözler Gelecek’, ‘70 yıllık İmajımız Gidiyor’ diye manşetler attılar. Türkiye’deki medya hep eleştirilir. Bu dönemde Hürriyet, Milliyet, Sabah Gazetesi seçilmişlerin yanında yer alsaydı belki de 28 Şubat darbesi gerçekleşemezdi ve Türkiye demokratik anlamda daha güzel günlere gelebilirdi. 1960-1971, 12 Eylül ve 28 Şubat’a destek veren medya, 15 Temmuz darbe girişiminde ilk kez seçilmişlerin yanında yer aldı. Vatandaş ilk kez sokağa çıktı. CNN, NTV gibi kanallar seçilmişlerin yanında yer aldı.”