Talâk
Ferda, Afgan uyruklu bir göçmen bir kadındır. Eşiyle birlikte mutlu bir gelecek hayalleriyle İstanbul’a gelen Ferda, bir süre sonra kocası tarafından terk edilerek yalnız kalmıştır. Ferda, bir yandan terk edilmenin duygusal çöküntüsünü yaşarken bir yandan da farklı kültürler ve pratikler arasında maddi zorluklar, toplumsal sınıflandırmalar ve bürokratik çıkmazlarla yüzleşir. Ferda’nın dul yardımı alabilmesi için resmi bir boşanma evrakına ihtiyacı vardır, fakat bunu elde etmek için onu terk eden kocasını bulması gerekmektedir. Kocası, geride hiçbir iz bırakmadan kaybolmuştur ve Ferda, yabancısı olduğu İstanbul’un kalabalığı ve karmaşası içinde onu bulmaya çalışacaktır. Ferda’nın mücadelesi, yalnızca yasal bir belge almak için uğraşmakla kalmayıp aynı zamanda toplumsal ve kültürel engellerle, sınıflandırılma ve kimlik bunalımlarıyla yüzleşmesini gerektirir. Her adımında Ferda hem fiziksel hem de duygusal bir yolculuk yapar. Boşanma evrakını alabilmek için çıktığı yolda karşısındaki engeller giderek daha karmaşık hale gelir. Bu hikâye, göçmenlik ve aidiyet gibi temaların yanı sıra, kadınların toplumsal yapılar içinde yaşadıkları zorlukları ve mücadelelerini de duygusal bir noktadan ele almaktadır.