Rüzgârla İyi Geçinmek
Kuruluşlarından, coğrâfî konumlarından ve asıl olarak tarihî serüvenlerinden ötürü talihli sayılan bazı yerler vardır. Pek bilinmese de böyle bir talihi en fazla yüklenmiş yerleşimlerden biridir Esenler. Yüzyıllar önce kurulan köy, Bizans çağında seçkinlerin sayfiye yeri, Osmanlı çağında ise şehir merkezi için verimli bir bahçeydi. Bu değişken yapısıyla Esenler, tarihi boyunca her zaman câzibe merkezi olan bir mekân. kimliğini korumuştur.
Tarihin ana ırmağının büyük şehirlerin vadisinden aktığı düşünülse de, hareketli geçmişiyle Esenler, bir mekânı bildiğimiz modeller ve olgular üzerinden okumayacağımızı öğretir. Çevre ve hayat dokusuyla varoluş macerasını yansıtan hikâyeler, bir bakıma geniş arazileri sahiplenme arzusunun belirsizlikleri büyüttüğü süreçlerin de tarihidir.
Mimarlık faaliyetleri de, kural ve sınır yoksunluğunun yol açtığı bütün problemlerle birlikte ıssızlıktan kurtulmanın çabasını yansıtır. Mahallelerinde dolaşırken, bir şehrin tarifinde yerleşik algıların ne kadar işlevsiz kaldığını fark edersiniz.
Cihan Aktaş Rüzgârla İyi Geçinmek kitabında ilçenin tarihini ve yeniden kuruluşunu bu hikâyelerin yardımıyla hayli titiz ve kapsamlı bir şekilde sunuyor. Mekânın tarihini ilçe sakinleriyle çeşitli mekânlarda yaptığı söyleşilere dayanarak ama aynı zamanda çeşitli kaynaklara başvurmak suretiyle anlatıyor. Esenler’de topluluklar arası medenî münâsebetlerin özgül şartlarını, maddî dinamiklerini de görüyoruz bu çalışmada.
Şimdiye kadar yazılmış en geniş kapsamlı Esenler monografisinin birincisi olan Rüzgârla İyi Geçinmek, yalnızca dönemin tarihinden ibaret olmayıp, mimarlık ve şehircilik meselelerine tecrübeler üzerinden eğilmesiyle farklılaşıyor. Esenler’i yakından tanımak ve neden sevdiğimiz üzerine düşünmek için mutlaka okunması gereken bir kitap…
