İslam Şehri
World of Islam Festival Trust’un düzenlemiş olduğu İslam Toplantısı, İngiltere’nin Cambridge şehrinde, Cambridge Üniversitesi’nin Doğu Bilimleri Fakültesi Orta Doğu Merkezi’nde 19-23 Haziran 1976 tarihleri arasında yapılmıştır. Toplantıda Müslüman ülkelerden ve Avrupa ülkelerinden uzmanlar katılmıştır. Toplantıdan seçme metinlerin yer aldığı bu kitap, Unesco tarafından yayımlanmıştır.
Kitapta yer alan seçme makaleler, iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm, İslam Şehri başlığı altında, İslam Şehri, fiziki planı, pazarları, toplumsal tabakalaşması ve bünyesinde yer alan dini, hukuki, hükümet, eğitim, iktisadi kurumları arasındaki ilişki incelenmiştir. İkinci bölümde ise, San’a, Fez ve Halep şehirleri ve değişimleri ele alınmıştır.
“Dini Kurumlar” başlıklı tebliğinde Jean-Louis Michon, İslami şehri, kadim çağın şehri gibi, kendi yasalarına uyan cemaati olan şehir olarak açıklamaktadır. Dolayısıyla, İslam şehri, İslamiyeti kabul eden tüm Müslümanlara açıktır ve Müslümanların kendini yurttaşı olarak kabul ettiği millete, yani ümmete benzer. İslami şehrin en belirgin özelliği, her bir kişinin Allah’ın iradesine teslim olmak için harcadığı çaba ile bu çabayı destekleyen ve yardım eden cemaat altyapısının sürekli bileşimidir. Michon, tebliğinin devamında İslami kurumları ve şehirle olan ilişkisini açıklamıştır. İslami Kurumlar üç kaynak üzerine kurulmuştur; Kur’an, sünnet ve İslam hukukçularının yazılı ve sözlü öğretileri. İslam hukukuna kimlik ve bütünlüğünü veren, ilk iki kaynaktır. İslami şehirlerin, günümüzdeki değişim ile baş edebilmesi için, yapılacak reformların İslam ruhu içinde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Muddesir Abdurrahim, “Hukuki Kurumlar” tebliğinde, İslam Şehirlerinin sosyal ve hukuksal yapısı ve İslam şehirlerini yöneten kurumlar hakkında detaylı bilgi vermiştir. Hilama Naşabi, “Eğitim Kurumları” başlıklı tebliğinde, Müslüman eğitim kurumlarını, İslami eğitim kavramını, öğretim yöntemleri ve uygulamalarını, son olarak ise akademik unvanlar ve diplomalarını incelemiştir.
İkinci bölüm, Yemen’in başkenti, bir İslam şehri olan San’a ile başlamıştır. San’a’nın İslamiyet öncesi bir tarihi de vardır. İslamiyet öncesi korunabilen mimari ve epigrafik buluşlar, Büyük Cami’de kullanılan malzemeyi oluşturmuştur. Yemen’de camilerde tarihi parçaların kullanılması geleneği, bugün de hala devam etmektedir. Büyük Cami, İslam tarihinin ilk döneminden günümüze kadar gelebilen en önemli yapıdır. Paolo M. Costa makalesinde San’a şehrinde çözüm bekleyen problemlerden de bahsetmiştir. Titus Burckhardt, Fas’ın ikinci büyük şehri, Fez’i anlatmıştır. Fez şehrinin konumu, ikliminin kurak oluşu ve dinin kuralları gereği sık sık abdest alırken gereken su ihtiyacı dolayısıyla, nehir ve pınarlar tarafından belirlenmiştir. Şehrin planı, suyun akışına göre hazırlanmıştır. Fez şehrinin konumunun belirlenmesinde sudan sonra ikinci faktör, cami çevresinde bulunan çarşılardır. Fez şehrinin sokakları, haneleri ve İslam şehri olmasının bu düzene etkisi, makalenin devamında detaylandırılmıştır. Afif Bahnassi, Halep’in İslami anıtlarını anlatmıştır. Halep, Hristiyan mimarisi ve Bizans Dönemi’nden kalma eserlere de hala koruyuculuk etmiştir. Günümüze dek gelen Müslüman anıtları arasında en önemlileri duvar ve kapılardır. Yaşayan en eski yapı ise Kale’dir. Halep eski ve yeniyi yan yana barındıran nadir şehirlerden birisidir. Çalışma, Halep’te yer alan anıtları belirttikten sonra, Suriye Hükümetince anıtların korunması için alınacak tedbirlere yer vermiştir. Kitapta yer alan seçme metinler, İslam şehirleri ve günümüzdeki durumu hakkında bize bilgi vermenin yanı sıra, İslam şehirlerini tanımaya ve anlamaya katkıda bulunacaktır.
İslam Şehri, R.B. Serjeant, İz Yayıncılık, 2. Baskı, 1997, İstanbul