Öneri ve Talep Formu

Eklenme tarihi 9 Nisan 2012

ABONE OL

Filistin’e Özgürlük Daha Yakın

Gazze gezisini değerlendiren Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, “Filistinlinin en büyük silahı geleceğe dair ümitleri. Bu inanç ve dinamizm, bende Filistin’in özgürlüğe dünden daha yakın olduğu hissini verdi” dedi.

Gazze gezisini değerlendiren Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, “Filistinlinin en büyük silahı geleceğe dair ümitleri. Bu inanç ve dinamizm, bende Filistin’in özgürlüğe dünden daha yakın olduğu hissini verdi” dedi.

Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) Türkiye’den bir grup belediye başkanı ile Gazze’ye bir inceleme gezisi düzenledi.  Gazze’de yaşanan insanlık dramını yerinde görmek, gördüklerini dünyaya aktarmak ve ne gibi insani yardımlar yapılabileceğini tespit amacıyla yapılan ve AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekçi, TTDB Başkanvekili  Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın da içinde bulunduğu 11 kişilik heyetten sadece 6’sı Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye girebildi. Her türlü kanuni izinlerin alınmasına rağmen 6 saat bekletildikten sonra heyetten Gazze’ye girebilen tek Belediye Başkanı olan Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu gezi ve yaşadıkları ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı. Filistin halkının hayatlarından “korku” kelimesini çıkardığını, atılan her bir silah ve bombanın onlarda yeni bir heyecan ve yeni bir motivasyon oluşturduğunu söyleyen Göksu, “Filistinlinin en büyük silahı geleceğe dair ümitleri. Geleceğe dair çok büyük beklentileri var. Filistin’in mutlaka hürriyetine kavuşacağı ve bir gün mutlaka El Aksa’da namaz kılacaklarına gönülden inanıyorlar. Bu inanç, bütün zor şartlara rağmen Filistin halkına yaşama sevinci veriyor. Bu inanç ve dinamizm, bende Filistin’in özgürlüğe dünden daha yakın olduğu hissini verdi” dedi. İşte Göksu ile Filistin üzerine yaptığımız söyleşi: 

Sayın başkanım, yaklaşık 6 saatlik bir beklemeden sonra Gazze’ye girebildiğinizi basından öğrendik. Nasıl bir bekleyişti bu?

M. Tevfik Göksu: Hiç beklemediğimiz bir engelleme ile karşılaştık. Büyük heyecan ve tarif edilmez duygularla gittiğimiz bu gezide böyle bir engelleme ile karşılaştığımızda büyük bir üzüntü ve stres yaşamaya başladık. Milletvekilimiz Nihat Zeybekçi, diğer belediye başkanı arkadaşlar her birimiz, ilgili mercileri arayarak bir çözüm bulmaya çalıştık. Ancak bir çözüm bulamadık. Orada gördük ki Filistin halkı kendi ülkesine girebilmek için ne çileler çekiyor, ne sıkıntılar yaşıyor. Türkiye’den gelen ve aralarında bir milletvekilinin de bulunduğu heyete bile engel çıkarıyorlar. Bize söyledikleri sadece (6 kişi alabiliriz, diğerleri içeri giremez) oluyor. Sebep gösterilmiyor. Kapılar saat 17.00’de kapanacağı için (Bari izin verilenler girsin, gözlemlesin diğer arkadaşlara aktarsın) düşüncesiyle 5 arkadaşımla birlikte Gazze şeridine girdik.

Gazze’ye girdiğinizde neler hissetmeye başladınız?

M. Tevfik Göksu: Bir taraftan arkadaşlarımızın bir kısmının kalmasına üzülürken, bir taraftan da hep şunu düşündüm. “Acaba insanlığımdan utanacağım hangi manzara ile karşılaşacağım?”. Kendime hep bu soruyu sordum. Bu toprakların geçmişini de iyi bildiğim için Hz. Ömer’ler aklıma geldi, Selahattin-i Eyyübi’ler, Abdulhamit Hanlar aklıma geldi. Bir taraftan onları ve tarihin seyri içinde Filistin’i düşünürken bir taraftan da insanların bugün karşı karşıya kaldıkları mezalimleri tehayyül ederek ulaştık varacağımız yere. Büyük bir kalabalık bizi karşıladı. Gazze Şeridi’nde 25 belediye var. Bütün belediye başkanları orada. Biz öbür tarafta 6 saat heyecan ve stresle beklerken, karşı tarafta da bizleri bağırlarına basmaya hazırlanan birçok insan aynı heyecan ve duygu ile saatlerce bekleşmişler. Müthiş bir coşku ile bizi karşıladılar. Orada tabi bizi karşılarken bizim nazarımızda Türk milletini karşılıyorlar, Türk milletine olan sevgilerini gösteriyorlar. 

 

“KORKU” ONLARIN KİTABINDA YOK Açık cezaevi durumundaki Gazze insanlarının psikolojik durumları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

M. Tevfik Göksu: Bir kere bizi karşılarında görünce müthiş sevindiler. Giremeyen arkadaşlarımız için çok üzüldüler elbet. Biz Gazze Şeridi’ne girdikten sonra insanlar anlatmaya başladılar. Burası nedir, nasıl yaşanılır diye. İlk gördüğümüz manzara şu: İsrail sınırında bir Zeplin yukarıda duruyor ve Gazze’yi 24 saat kamera ile takip ediyor. Düşünün ki siz açık bir cezaevindesiniz, yukarıda bir kamera var, sürekli sizi takip ediyor. Bir de insansız savaş uçakları Heronlar ile takip ediliyorsunuz. Nerede stratejik bir şeyiniz varsa hemen bombalarla vuruyorlar. Böyle bir psikoloji ile yaşamaya çalışıyorsunuz. O halet-i ruhiye ile yaşamaya çalışan insanların psikolojilerini ölçmeye çalıştım. Şunu gördüm: Bir defa Gazze’de yaşayan insanların korku kavramı ile hiçbir ilişkisi kalmamış. Onların kitaplarında korku diye bir kavram yok. Bu kelimeyi hayatlarından silmişler. 24 saat Zeplin’le hayatları kontrol edilen bir şerit.  Yokluklarla direnmeye çalışıyorlar. Bir milyon 700 bin nüfuslu Gazze şeridinde şu anda elektrik yok, su yok (su tamamıyla tuzlu su), akaryakıt yok. İlaçlar kontrolle geçiyor. Hiçbir inşaat malzemesini sokamıyorlar. Bir bina yıkıldığı zaman bu binanın yerine yenisin yapma şansları yok. Bu inşaat ambargosundan dolayı 4 -5 yıl nişanlı kalan, evlenemeyen gençler var. Müthiş bir konut ihtiyacı var. Birleşmiş Milletler’in yaptığı birkaç tane okul var.

EL AKSA’DA NAMAZ KILACAĞIZ Özgürlüklerine mutlaka kavuşacaklarına inanan bu insanlar güçlerini, moral-motivasyonlarını nereden alıyorlar? Hangi duygu onları güçlü kılıyor?

M. Tevfik Göksu: Bütün olumsuzluklar karşısında ümitlerini hiç kırmayan, daha dik durmaya çalışan bu insanların hayata nasıl tutunduklarını öğrenmeye çalışıyorsunuz. Şunu gördüm: Her zorluktan kendilerine göre bir kolaylık üretmişler. Ve her zorluğu aşabilecek bir heyecanı oluşturmuşlar. Bütün heyecanlarını 3 noktaya yoğunlaştırmışlar: Birincisi, Filistin toprakları özgür olacak, ikincisi El Aksa’da biz namaz kılacağız, üçüncüsü de İslam medeniyeti havzasındaki insanlar büyük bir medeniyet sınavı içerisinde. Biz o sınavın öncüleriyiz kanaati var.Başbakan Haniye hala mülteci kampında yaşıyor. BM tarafından 1951’de yapılmış mülteci kampında yaşıyor. Bizi o evinde misafir etti. Şunu gördük ki, gerek hükümetteki bakanlar, gerekse belediye başkanlarından her birinin bir, iki, hatta üç oğlu şehit olanlar var. Halkın sorumluluğunu üstlenmiş her bir kişi, bir bedel ödeyerek sorumluluk üstlenmişler. 

GÜNDÜZ İŞİNDE GECE GÖNÜLLÜ ASKERLER Gözlemlerinizde Filistin davasında gelecek için size ümit veren bir şeyler oldu mu?

M. Tevfik Göksu: Aslında yaşadığım her şey gelecek için ümit vaat ediyor. Çünkü Filistinlilerin hayalleri var, ümitleri var. Gazze şeridi, içerisinde tek bir Yahudi barındırmayan tek şerit. Yahudiler’i kendi sınırlarına çekmişler. Düzenli bir ordu yok. Askeri var, polisi var ama esas işi götürenler gönüllü mücahitler. Bunlar sabahtan akşama kadar işinde çalışıyor, akşamdan sabaha kadar da nöbet tutuyor, sınır bekliyor. Herkes buna hazır. Herkes karınca-kararınca tarımla uğraşıyor. Ümit var olmak için ümitli olmak, inançlı olmak gerekiyor. O da Filistin halkında fazlasıyla var. Çocuklarla konuştum. 6-7 yaşlarında bir çocuğa, (Ne yapıyorsun) diye sordum. (Taş atıyorum) cevabını verdi. (Niçin?) diye sordum. (Babam bize böyle öğretti, babam bize her şeyi anlatıyor) diye cevap verdi. İntifada ile bir kuşak yetişti şu anda yönetimde, şimdi yeni bir kuşak daha intifada ile yetişiyor. Şunu sordum oradaki insanlara: “(Artık yeter, nereye kadar gidecek?) dediğiniz olmuyor mu?”. Aldığım cevap: Hayır. Bütün bu zorluklara rağmen sonuna kadar direneceğiz, bu direncimizle beraber özgürlüğümüze kavuşacağız. Normalde insanlar savaştan, savaş bölgesinden kaçarlar değil mi? Filistin’de tam tersi. Geçtiğimiz ay yapılan ve 28 kişinin şehadeti ile son bulan saldırıda dünyanın değişik yerlerindeki Filistinliler akın akın sınıra koşmuşlar, Gazze’ye girmek istemişler.Gazze’de 7 yaşındaki çocuğun taşıdığı motivasyon ile 70 yaşındaki kadının, erkeğin taşıdığı heyecan, motivasyon aynı. Biz Filistin’i özgürleştireceğiz, Yahudiler’i kendi sınırlarına çekeceğiz ve Kudüs’te namaz kılacağız. Hayalleri bu. Hayalleri bu olduğu için sonuçta savaşı kesin olarak kazanacaklarını düşünüyorlar. Sonra Mısır’daki değişimden çok ümitliler. Bu değişimden sonra Gazze’nin, Filistin’in lehine bir gelişme olacağını düşünüyorlar.

HER EVDE BİR ŞEHİT, BİR DE ERDOĞAN VAR

Filistin halkının Türkiye’ye ve Türk insanına bakışları nasıl? M. Tevfik Göksu: Filistinli kardeşlerimizin Türk milletine karşı büyük bir memnuniyet ve şükranlıkları var. One Minute olayından sonra doğan erkek çocukların büyük bir bölümüne Tayyip Erdoğan ismi verilmiş. Şu anda her evde bir şehit ve Davos olayından sonra dünyaya bebeğin geldiği her evde bir Tayyip Erdoğan var. Mavi Marmara insani yardım gemisinde şehit olan kardeşlerimizle ilgili çok büyük bir anıt yapmışlar Akdeniz’in kenarına. Sayın Başbakan İsmail Haniye bize Akdeniz’i göstererek şunu söyledi: Biz kardeştik zaten, bu deniz bizi şimdi kan kardeş de yaptı. Bizim kanımız da bu denizde. Bu denizde kan kardeşi olduk. Sayın Başbakan Haniye evinde bizi kahvaltıda kabul ettiler. Her iki cümleden bir tanesi Türkiye’ye teşekkür. Türkiye’ye ve Türk insanına sevgileri, hürmetleri bu derece yoğun… Türkiye’nin Filistin davasına vermiş olduğu katkıdan sonra hem Türk milleti adına, hem de Türkiye adına büyük bir uyanış ve teveccüh söz konusu.

Güvenlik endişeniz oldu mu? M. Tevfik Göksu: Az önce dediğim gibi o insanların hayatında korku diye bir şey yok. Eğer gerçekten siz o insanlarla gönülden birlikteyseniz sizin de o manada bir korkunuz olmuyor, öyle bir endişe taşımadık. Daha doğrusu biz oraları bilerek gittik. En son yapılan saldırıda 28 şehit vermişler. Şehit verdikleri yerleri gösterdiler bizlere. Uluslar arası anlaşmalara göre Filistin’in Akdeniz’i 6 mil kullanma hakkı var. Önce bunu 3 mile, sonra da 1 mile indirmişler. Biz oradayken sabah saatlerinde balıkçıları taradılar. Taciz atışları yaptıklarını gördük. Sürekli korkutma ve yıldırma ateşi açıyorlar. Buna rağmen silah ve bomba sesi ile yaşamayı öğrenmişler. Her bir silah ve bomba sesi onlara yeni bir motivasyon, yeni bir heyecan oluşturuyor.

BİZE DUA EDİN Asgari hayat şartlarının temini için öncelikli neler yapılmalı, neler yapılabilir? M. Tevfik Göksu: Gazze’ye şehir demek için binlerce şahit lazım. Az önce söylediğim gibi elektrik yok, su yok… Bakıyorsunuz 15 katlı bir bina. Bir katında ışık var. Jeneratörü varsa ışık var, yoksa ışık yok. Kolay kolay jenaratör de çalıştıramıyorlar çünkü yakıt yok. Her bir benzin istasyonunun önünde kilometrelerce kuyruk var. Bir şekilde Gazze’ye sokulan araç bozulduğu zaman tamir etme şansı olmadığı için kenara atılıyor. Sokaklarda tek-tük araç görüyorsunuz. Filistin için çalışanları gerçekten hayırla yadetmek lazım. Hükümetimizin büyük bir desteği var. Çok güzel çalışmalar yapılmış, yapılıyor. İkincisi de İHH ve Yardım Eli Derneği başta olmak üzere gönüllü yardım kuruluşlarımızın gerçekten takdire şayan çalışmalar yaptıklarını gördüm. Ekipler kurmuşlar sürekli çalışıyorlar. Türkiye’de üniversite bitirmiş, çok sayıda Türkçe bilen insanla karşılaşmak mümkün. Bu anlamda da kendinizi yalnız hissetmiyorsunuz. Filistinli kardeşlerimizin bizden beklentileri şu. Öncelikle kendileri unutmamamızı istiyorlar. Dua etmemizi istiyorlar. İnsani yardıma ihtiyaçları var. Elektrik, su, kanalizasyon ve altyapıları çok ciddi sorun. En son bombalamada kanalizasyon sistemlerini mahvetmiş İsrail. Kanalizasyonlar şu anda açıktan akıyor. Çünkü o kanalizasyonu tamir edecek altyapı malzemesini getiremiyorlar şu anda. Bu konularda katkı ve destek bekliyorlar. Bunun için de dünyaya çağrıda bulunuyorlar. Özellikle 30 Mart Dünya Filistin Günü dolaysıyla çağrıda bulunuyorlar.

ÖZGÜRLÜĞE DAHA YAKIN

Peki gezi sonrasında Gazze deyince aklınızda ne kaldı? M. Tevfik Göksu: Gazze’yi şöyle özetleyebiliriz. Her şeye rağmen yaşıyorlar. Ama yaşarken çok mutlular. Tebessüm ediyorlar. Geleceğe dair beklentileri çok yüksek. Bir gün mutlaka bu ülkeyi özgürleştireceklerini ve El Aksa’da namaz kılacaklarına çok inanıyorlar. Onların bu inanç ve dinamizmleri, Filistin’in özgürlüğe dünden daha yakın olduğu hissini verdi. Ümit ediyoruz ki, Türk kardeşlerinin katkıları ile Filistin özgürleşir ve insanlık da orada büyük bir imtihanı kazanır.

Diğer Haberler