Doksan Dokuz – Celal Yücel Tombul
Artistik buz patinajında olimpiyat seçmelerine hazırlanan İbrahim, aynı zamanda İzmit’te açılmış olan olimpik bir buz pisti salonunda da eğitmen olarak çalışmaktadır. İbrahim’in ailesiyle ilgili birtakım problemleri vardır ve babasıyla uzun süredir görüşmemektedir. Bir gün buz pistinde bir kaza meydana gelir. Küçük bir kız çocuğu düşüp kafasını buza çarpmıştır. İbrahim pistte yaralı bir hâlde yatmakta olan küçük kıza ilk müdahaleyi yapar ve ambulans çağırarak onu hastaneye gönderir. Küçük kızın kan lekesi bulaşmış olan atkısı da içerideki telaşeden ötürü İbrahim’in elinde kalmıştır. Uzun süredir aradığı bir artistik patinaj performansının kaydını bulan İbrahim, buz pisti salonunun müdürü olan Cevdet Haşim’in odasındaki televizyonda ilgiyle izler. Cevdet Haşim de hastanede tedavi edilmiş olan küçük kız ve ailesini ziyaretten dönüp müdüriyete gelir ve İbrahim’in babası ile barışması üzerine çeşitli nasihatlerde bulunur. Bir süre sonra Cevdet Haşim, İbrahim’in yanından ayrılır. İbrahim ise televizyonu izlerken oturduğu yerde uyuyakalmıştır. Köpek havlamaları eşliğinde bir uğultu duyulur. Aralık bir şekilde duran camdan içeriye kuvvetli bir rüzgâr esintisi girer ve perde odanın içerisinde havalanır. Portmantoda asılı olan küçük kızın atkısıyla birlikte diğer kıyafetler hafifçe sallanmaya başlar. Odadaki tüm eşyalar titremeyle beraber sallanmaya başlar. Şehirde çok şiddetli bir deprem olmuştur. İbrahim sokağa çıktığında gördüğü çoğu evin yıkılmış olduğunu fark eder. Depremden kurtulan insanlar sevdiklerini kurtarmak için telaşla enkazın içerisine geri dönmektedir. İbrahim şaşkınlıkla sokakta ilerlerken enkazın altında kalmış bir çocuk fark eder. Binanın enkazına yaklaşıp diğer depremzedelerle birlikte çocuğu molozların altından çıkarır. Çocuğun sabah pistte kafasını buza çarpan küçük kız olduğunu ve yaşadığını fark eder. Onu kucağına alıp hızlıca hastaneye doğru koşmaya başlar. Hastaneye vardığında tüm bahçenin yaralı insanlarla dolu olduğunu görür. Binanın içine girdiğinde kucağındaki küçük kızı bir hemşireye verir ve acı dolu bekleyişi başlar. Doktorlar yaptıkları tüm müdahalelere rağmen küçük kızı kurtaramazlar ve cansız bedenini tekrar İbrahim’e geri verirler. İbrahim etrafına baktığında hastane bahçesinde birçok mevtanın olduğunu görür. Kucağındaki küçük kızın cansız bedeniyle ne yapacağını bilemezken aklına buz pisti gelir ve salona giderek jeneratörleri çalıştırır; ardından küçük kızın bedenini buzun üzerine yatırır. Ardından İbrahim hastane bahçesine dönerek ölmüş olan insanların bedenlerini buz pistine doğru taşımaya başlar. Enkaz ile dolu bir sokaktan geçerken Cevdet Haşim’i dizlerinin üzerine çökmüş ve kollarının altında kızı ve eşinin cansız bedeniyle kalakalmış vaziyette görür. İbrahim yanına gider ve sarılarak ona destek olur.
Sonrasında beraber salona doğru yola çıkarlar ve Cevdet Haşim’in eşinin ve kızının bedenini de buz pistinin üzerine koyarlar. Buz pisti salonunda birkaç düzenleme yaparlar ve orayı bir cenaze kabul alanına çevirirler. Yakınlarını kaybetmiş depremzedeler mevtalarını buz pisti salonuna getirir ve Cevdet Haşim de onların kaydını yapıp dosyaya işler. İbrahim ise kaydı yapılmış cansız bedenleri buz pistinin üzerine yerleştirmekle uğraşmaktadır. Uzun süreler hiç durmadan tüm pisti cansız bedenlerle dolduran İbrahim’e, bir temizlik görevlisi tarafından kimsesiz olarak görülen bir adamın bedeni verilir. İbrahim cansız bedeni kucağına aldığında bu adamın babası olduğunu fark eder. Bir süre hiçbir tepki vermeden acısını yaşayan İbrahim, buz pistinin ortasında kasten boş bıraktığı alana babasını yerleştirir. Ardından pistte olimpiyat seçmeleri için hazırladığı gösterideki hareketleri sergilemeye başlar. Cevdet Haşim, İbrahim’in durumunun kötü olduğunu fark eder ve ona defalarca seslenerek onunla iletişim kurmaya çabalar ancak İbrahim gerçeklikten sıyrılmış bir hâlde pist üzerinde kaymaya devam etmektedir.