Ahraz – Ahmet Keçili
Adana’nın Aladağ ilçesine bağlı Büyük Sofulu Köyü’nde bilinmedik bir sebepten ötürü 16 kişi doğuştan işitme engelli olarak dünyaya gelmiştir. Aileler, yıllardan beri devam eden bu duruma karşı çeşitli yöntemlerle çözüm arasalar da bir yol kat edememişlerdir. Ahrazlar, mekânsal koşullardan ve maddi yetersizliklerden ötürü Türk İşaret Dili’ni öğrenememiş; kendi geliştirdikleri yöntemlerle bir işaret dili oluşturmuşlardır. Bu işaret dili köy halkınca da anlaşılmış ve kullanılır bir hâle gelmiştir. Bu durumun sonucu olarak ahrazlar ve ahraz olmayanlar arasında güçlü bir iletişim ve dayanışma biçimi ortaya çıkmıştır. Alışılagelmişin aksine; konuşma dili bilen köylüler, ahrazların kurdukları bu düzene uyum sağlamaktadırlar. Örneğin, ahraz olarak dünyaya gelen Himmet, köy halkının diliyle ‘onaramayacağı hiçbir şey olmayan’, köyün tek tamircisi konumundadır. Fadime ile Yasemin gelen bütün görücüleri kapı dışarı eden, hamarat ve birbirine çok tutkun iki kardeştir. Futbol maçlarının beraberce izlendiği köy kahvesi, ahali için buluşma ve eğlence noktasıdır. Serkan, Beşiktaş’tan vazgeçmezken; Veli ise hep kazananı tutarak alay konusu olur. Bu belgesel, “Toros Dağları’ndan Portreler” serisinin son filmi olarak, ahrazların Büyük Sofulu Köyü’ne getirdikleri renkliliğe ve çeşitliliğe yakından bakmaya çalışıyor. Ahrazların kendi aralarında nasıl bir dil oluşturduklarını; oluşturdukları dilin köylüler tarafından nasıl anlaşıldığını araştırıyor. Bu oluşturulan dilin kendine özgünlüğü ise, “konuşanların neye sağır olduğu” sorusunu izleyiciye yöneltiyor.