Biçâre
Yunus Emre, Göbeklitepe’de yanarak ölmekte olan Hayat Ağacı’nın kovuğundan çıkar. Yaşadığı şaşkınlık ve kayıp ile Yunus acılar içinde ağaca bakar. Ağaçtan düşen bir dal parçasıyla önünde aynalı bir yol açılan Yunus, karanlığın içinde zamanlar arası bir yolculuğa çıkar. Aynalı yolda yürürken kendini sanat tablolarının içerisinde bulur. Bu kaotik tablolarda yolunu arayan Yunus, kötülükle beslenen ve kendini kaybeden insanoğlunun fıtratına üzülür. Karanlığın içinden geçerken aynalarda suretlerle karşılaşan Yunus, yolundan sapmayarak suretlerin ötesindeki benliğini arar. Aynalar kırılır, gerçeklik dönüşür ve Yunus çamurdan bir et parçası olarak yeniden evrene doğar. Yunus yolun sonunda yemyeşil parıldayan Hayat Ağacı’na eski bir dost gibi sarılır.