8. Dakika

Ahmet, kırklı yaşlarında, yıllardır insan kaçakçılığı yapan bir adamdır. Sınırdan aldığı mültecileri güvenli bir bölgeye bırakır. Bunu yaparken tıbbi atık taşıma aracı kullanır ve sınır durumlar (yerleşim yerleri, bilinen polis çevirme noktaları vb.) hariç atık taşıma aracının arka kasasının bir kapağı kapalı, bir kapağı ise açık bir şekilde hareket eder. Ahmet, yerleşim yerlerine ya da az çok bilinen polis çevirme noktalarına gelmeden önce atık taşıma aracının kapağını kapatır. Tüm kapaklar kapandıktan sonra içeridekilerin 7 dakikası vardır. Çünkü içerdeki hava 7 dakika sonra bitecek ve mülteciler kapak açılmazsa ölecektir. Kapağı kapattıktan sonra her seferinde birçok zorluğun üstesinden gelen ve süre bitmeden kapağı açabilen Ahmet, benzin aldığı sırada benzinlikteki polislerin onu yakalayacağından korktuğu için kapağı açmaz ve kaçmaya çalışır. Ahmet, nefessiz kalan mültecilerin can havliyle ya atık aracının kasasına vuracaklarını ya da bağıracaklarını düşünür. Ahmet kaçabilirse mülteciler kurtulacak, kendisi de yakalanmayacaktır. Mülteciler sessiz bir şekilde ölür. Haklarında bildiğimiz tek şey, ölürken ses çıkarmadıklarıdır. Umuttan ya da umutsuzluktan, bazıları yaşayacağını düşündüğünden bazıları ise içeride ya da dışarıda olmanın aynılığından ses etmemişlerdir.